Ağlamak Nedir? Neden Ağlarız?

Homo Saphies olarak ifade edilen canlının, yanı bizlerin çok kompleks varlıklar olduğumuzu en büyük belirtilerinden biri de ağlamak eylemidir. Diğer canlılarda pek görülmeyen bu davranış ve tutumun anlamı nedir? İnsan neden ağlar? Bunun kökeni nedir?



Gözlerimizden boncuk boncuk akıp yanağımızı yalayıp yere düşen gözyaşı yerine, zamanına ve mahiyetine göre farklı anlamlar taşır.

Ağlama Türleri

1) Bebeklerde Ağlama


Bebekler doğar doğmaz ağlamayı deneyimler. Burada ki ağlamanın sebebi oksijenden kaynaklanan acıdır. İnsan doğarken ağlar. Cem Karaca'nın seslendirdiği Bu son olsun adlı eseri aklıma geldi. Onu da bonus olarak ekliyorum şuraya;



Bebeklerde ağlamanın dikkatleri üzerine çekme gibi bir amaçı vardır. Ağlayan bebek ebeveynlerinin kendisiyle ilgilenmesini sağlar ve böylelikle hayatta kalma olasılığını artırmış olur. Karnı açıktığında da ağlar ve ebeveynlerinin yiyecek bulması için zorlar. Aniden annesini yanında göremeyen çocuk istemsiz olarak ağlamaya başlar ve annesinin kendisini bulmasına yardımcı olur. Annesi bulamasa dahi çevredeki insanların dikkatini çeker, böylelikle kendisini güvence altına almış olur.

2) Evrimsel Kökenli Ağlama ( Gözleri Nemlendirme)

İnsan denilen canlının bugüne ulaşması milyonlarca yıl almış ve bir çok badire atlatmışız. Bir basit amipten organize olabilen canlıya geçebilmenin bazı aşamaları, evrimsel ara formları olmuştur. (Zaten bildiğiniz şeyler) Karadaki bütün yaşamın atası denizdeki canlılardır. Yaşam ilk etapta suda vücut buldu. Ardından su canlıları karada yaşamaya doğru bir eğilim gösterdi ve evrim karada devam etti. Milyonlarca yıl içerisinde şuan da gözle gördüğümüz ekolojik sistem oluştu.

Atalarımız suda yaşarken gözlerini nemli tutma gibi bir amacı yok idi. Karada yaşamaya başladıktan sonra gözlerimizi nemlendirmek ve zararlı mikroorganizmalardan korunmak için göz yaşı salgılamaya ihtiyaç duyduk. Bundan ötürü gün içerisinde farkına varmadan gözlerimizi kırpar ve gözlerimizi nemlendiririz.

3) Duygusal Ağlama


Diğer canlıların hiçbirinde görülmeyen davranıştır duygusal ağlama. Duygusal olarak gözyaşı dökmenin de bir çok çeşidi sayılabilir. Çok sevdiğimiz bir insanı kaybettiğimizde istemsiz olarak ağlamaya başlarız. Sevgilimizden ayrıldığımızda ağlarız. Boşandığımızda ağlarız. Anne / Baba olduğumuzda ağlarız.

Bu davranışların elbette romantik bir yönü vardır; fakat asıl amaç üzerimizdeki baskıyı azaltmaktadır. Ağlayan insan rahatlar ve içi açılır. Yeterince ağlama eylemini yapamayan insanlar ise stresi çok yoğun hisseder ve katılaşır.

Ağlamak her toplumda hoş karşılanmaz. Şuan içinde yaşadığımız toplumda ağlamak sıradan bir davranışmış gibi algılanmaz. Ağlayan kişi yenik ve zayıf düşmüştür olarak algılanır ve hemen yardım etmeye çalışırız. Bu perspektiften ve hormonsal sebeplerden dolayı  erkekler pek fazla ağlamaz. En azından herkesin içinde ağlamaz.

Orhan Veli Kanık;

Ayrılış

Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.



Ağlamak her zaman negatif anlamlar taşımaz. Hali hazırda winner olan liderlerin ağlaması kariyer yolculuğunda avantaj sağlayabiliyor. Dirençler büyük ölçüde zayıflıyor.

Yada hararetli bir tartışma anında bazen ağlayabiliyoruz. Genellikle kadınlar ağlıyor. Ağlama olduğunda tartışmayı bitirme eğilimi görülür ve ağlayan kadına/erkeğe haksız olsa dahi haklılık payı verilir. Tamam senin gibi olsun deme eğilimi çok yüksektir.



4) Cimbom Ağlaması :)

Bir de sıklıkla karşılaşılan ve artık bir sendrom halini alan Galatasaray ağlaması var. Bu klinik bir vaka  :))) 🤣🤣



Paylaş:

Benzer Konular

Önceki Konu
Sonraki Yazı »